NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عِيسَى
حَدَّثَنَا
عَنْبَسَةُ
بْنُ عَبْدِ
الْوَاحِدِ الْقُرَشِيُّ
قَالَ أَبُو
جَعْفَرٍ
يَعْنِي
ابْنَ عِيسَى
كُنَّا نَقُولُ
إِنَّه مِنْ
الْأَبْدَالِ
قَبْلَ أَنْ
نَسْمَعَ
أَنَّ
الْأَبْدَالَ
مِنْ الْمَوَالِي
قَالَ
حَدَّثَنِي
الدَّخِيلُ
بْنُ إِيَاسِ
بْنِ نُوحِ
بْنِ
مُجَّاعَةَ
عَنْ هِلَالِ
بْنِ سِرَاجِ
بْنِ
مُجَّاعَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
مُجَّاعَةَ
أَنَّهُ أَتَى
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَطْلُبُ
دِيَةَ
أَخِيهِ
قَتَلَتْهُ
بَنُو سَدُوسٍ
مِنْ بَنِي
ذُهْلٍ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَوْ كُنْتُ
جَاعِلًا
لِمُشْرِكٍ
دِيَةً جَعَلْتُ
لِأَخِيكَ
وَلَكِنْ
سَأُعْطِيكَ
مِنْهُ
عُقْبَى
فَكَتَبَ
لَهُ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِمِائَةٍ
مِنْ
الْإِبِلِ مِنْ
أَوَّلِ
خُمُسٍ
يَخْرُجُ
مِنْ مُشْرِكِي
بَنِي ذُهْلٍ
فَأَخَذَ
طَائِفَةً
مِنْهَا
وَأَسْلَمَتْ
بَنُو ذُهْلٍ
فَطَلَبَهَا
بَعْدُ
مُجَّاعَةُ
إِلَى أَبِي
بَكْرٍ وَأَتَاهُ
بِكِتَابِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَكَتَبَ
لَهُ أَبُو
بَكْرٍ
بِاثْنَيْ
عَشَرَ
أَلْفَ صَاعٍ
مِنْ
صَدَقَةِ الْيَمَامَةِ
أَرْبَعَةِ
آلَافٍ
بُرًّا وَأَرْبَعَةِ
آلَافٍ
شَعِيرًا
وَأَرْبَعَةِ
آلَافٍ
تَمْرًا
وَكَانَ فِي
كِتَابِ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لِمُجَّاعَةَ
بِسْمِ
اللَّهِ
الرَّحْمَنِ
الرَّحِيمِ
هَذَا كِتَابٌ
مِنْ
مُحَمَّدٍ
النَّبِيِّ
لِمُجَّاعَةَ
بْنِ
مَرَارَةَ
مِنْ بَنِي
سُلْمَى
إِنِّي
أَعْطَيْتُهُ
مِائَةً مِنْ
الْإِبِلِ
مِنْ أَوَّلِ
خُمُسٍ
يَخْرُجُ
مِنْ مُشْرِكِي
بَنِي ذُهْلٍ
عُقْبَةً
مِنْ أَخِيهِ
Müccâa (b. Nirare
el-Hanefî el-Yemamî)den (rivayet olunduğuna göre)
Kendisi (birgün) Nebi
(s.a.v.)'e varıp, Zühl oğullarından (olan) Sedüs oğullarının öldürdüğü
kardeşinin diyetini istemiş, Nebi (s.a.v.) de:
"Eğer ben
müşrik(ler) için diyet öder olsaydım kardeşin için de öderdim. Fakat ben sana
kardeşin için başka bir şey vereceğim" demiş ve (o anda müslümanların
kendileriyle çarpışmakta olduğu) Zühl oğullarının müşriklerinden (ele geçen
mevcut ganimetlerden) ayrılacak olan ilk humus (beşte bir pay)dan yüz deve
verilmesi için eline bir mektup vermiş ve (henüz ele geçmiş olan mevcut
ganimetlerden bu develerin bir kısmını almış(sada ganimetler yeterli olmadığı
için develerin hepsini alamamış bir süre sonra da) Zühl oğulları müslüman
olmuş. (Artık müslümanlar onların mallarına dokunmamışlar) Daha sonra (Müccâa,
kalan) bu develeri Ebû Bekir'den istemiş ve kendisine Peygamber (s.a.v.)'in
mektubunu vermişti. Hz. Ebû Bekir de ona dört bin (sa') buğday, dörtbin (sa')
arpa, dörtbin (sa') hurma (olmak üzere) Yemame zekatlarından on iki bin sa',
(tahıl) verdi. Nebi (s.a.v.)'in Muccâa'ye (verdiği) mektubunda (şu sözler)
vardı.
"Rahman ve Rahım
olan Allah'ın adıyla (başlıyorum) Bu mektub Nebi Muhammed (s.a.v.) tarafından
(yazılıp) Sülma oğullarından Müccâa b. Mirare'ye (verilmiştir.) Ben, ona, Zühl
oğullarının müşriklerinden ayrılacak humusdan yüz deveyi kardeşinin (diyeti)
yerine verdim."
İzah:
Aslında Hz.Muccâa, Hz.
Nebie kardeşinin diyetini istemeye vardığı günlerde müslüman idi. Durum böyle
olunca, Hz. Nebiin ona kafir olan kardeşinin diyetini vermek mecburiyetinde
olmadığı için diyet veremeyeceğini bildirmekle beraber diyet yerine yüz deve
vermesi onun gönlünü kazanmak için değil de reisi bulunduğu kavmin kalplerini
İslâm'a ısındırmak için olsa gerektir.
Herhalde Hz. Nebiin ona
verdiği onikibin sa' tahıl kalan develerin değeridir. Bilindiği gibi bir sa',
seri dirheme göre 2,917 kgr.Örfi dirheme göre ise 3.333 kgr.dır.
Hadisteki Hz. Nebiin
humus gelirlerinin bir kısmını, kâfirlerin kalplerini İslâm'a ısındırmak için
sarfetmiş olmasıyla ilgili kısım, bu hadisin bab başlığıyla ilgisini teşkil
eden kısmıdır.